Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 gündür Gazze’ye bomba yağdıran İsrail’e sert sözlerle tepki göstererek “Ben hayatımda bir kere bu Netanyahu denilen adamın elini sıktım. Tabi iyi niyetimiz vardı, suiistimal ettiler. İsrail’e gitme projemiz vardı iptal ettik” dedi.
İsrail‘in Gazze’ye yönelik saldırıları sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir kez daha tepkisini ortaya koydu. “Ben hayatımda bir kere bu Netanyahu denilen adamın elini sıktım. Tabi iyi niyetimiz vardı, suiistimal ettiler” diyen Erdoğan, İsrail‘e gitme projesinin iptal edildiğini duyurdu.
“FİLİSTİN DAVAMIZA SAHİP ÇIKACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İsrail‘in Gazze’de Filistinlilere yaşattığı zulmü lanetleyen Erdoğan şunları söyledi: “Filistin davamıza sahip çıkacağız. 7 Ekim’den bu yana krizin daha da büyümemesi için elimizden geleni yaptık yapıyoruz. 8 uçak dolusu tıbbi yardım gönderdik.
“HAMAS BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL”
İsrail‘in devlet yerine örgüt gibi hareket etmesini asla tasvip etmedik etmeyeceğiz. Saldırılarda ölenlerin neredeyse yarısı çocuklar. Dünyada sadece çocukları öldürmek için sokakları ateşe boğan bu insanlık dışı eylemi sürdüren bir devlet veya ordu bulamazsınız. Şimdi buradan İsrail‘e sesleniyorum. Ey İsrail sen bir örgüt olabilirsin çünkü Batı’nın sana borcu çok ama Türkiye’nin sana borcu yok. Batı Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas bir terör örgütü değil topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş bir mücahitler grubudur.”
“İYİ NİYETİMİZİ SUİSTİMAL ETTİLER”
Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda da köprüleri atan Erdoğan, “Ben hayatımda bir kere bu Netanyahu denilen adamın elini sıktım. Tabi iyi niyetimiz vardı suiistimal ettiler. İsrail’e gitme projemiz vardı iptal ettik. İyi niyetimizi suiistimal ettiler” dedi.
“BU PLANIN ODAĞINDA TÜRKİYE YÜZYILI VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle; “Komisyonlarda ve Genel Kurul’da, önümüzdeki dönemde ülkemize önemli katkıları olacak çok sayıda düzenleme görüşülüyor veya görüşülmeyi bekliyor. Bunlardan biri de geçtiğimiz günlerde Meclis’e sunduğumuz 2024-2028 yıllarını kapsayan 12’nci Kalkınma Planı’dır. Milletimize taahhüdümüz olan 2053 vizyonumuzun ilk adımı mahiyetindeki bu planın odağında Türkiye Yüzyılı hedefi vardır. Türkiye Yüzyılı’nda çevreye duyarlı, afetlere dayanaklı ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değer üreten, geliri adil paylaşan, istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir gelecek için attığımız bu adımın tekrar hayırlı olmasını diliyorum.
“BÜTÇEMİZİN TEMEL ÖNCELİĞİ DEPREMDE YIKILAN ŞEHİRLERİ AYAĞA KALDIRMAK”
Yine geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanlığı olarak Meclis’e sunduğumuz bir diğer önemli düzenleme de 2024 bütçesidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin 6’ncı bütçesi olan bu teklifi, orta ve uzun vadeli ekonomik hedeflerimizin hem habercisi hem tamamlayıcısı bir adım olarak görüyoruz. Bütçemizin temel önceliği elbette depremde yıkılan şehirlerimizin ayağa kaldırılması ve diğer şehirlerimizin depreme hazırlanması çalışmalarıdır. Maalesef ülkemizde bir kesimin milletimizin yaşadığı sınamaları çabucak unutmak, daha kötüsü de unutturmaya çalışmak gibi bir zaafı vardır. Aslında bu zaaf değil, kötü niyetli bir taktiktir. Biz tam 8,5 ay önce 11 ilimizde büyük can ve mal kaybına yol açan, 15 milyondan fazla insanımızı etkileyen 6 Şubat depremlerinin acısını ilk günkü tazeliğiyle yüreğimizde hissediyoruz, hissetmeye devam edeceğiz.
Siyasette, ekonomide, dış politikada ne yaşanırsa yaşansın biz 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz, 850 bin yapının yıkılmasına yol açan bu felaketi her zaman gündemimizin ilk sırasında tutacağız. Deprem bölgesindeki son hak sahibi vatandaşımızı da evine yerleştirene, şehirlerimizi eskisinden daha ileri seviyeye getirene kadar durup dinlenmeden çalışacağız, inşa edeceğiz, ihya edeceğiz.
“TÜRKİYE NE BÜYÜMESİNDEN TAVİZ VERİR NE ENFLASYONA TESLİM OLUR”
Bu adımları atarken, çalışanlarımız ve emeklilerimiz başta olmak üzere insanımızın hayat konforunu bozan sıkıntıları ortadan kaldıracak politikaları da asla elden bırakmıyoruz. Bir yandan istihdamı ve üretimi artırarak, ülkemizi sürekli büyütürken diğer yandan enflasyonla da çok yönlü bir mücadele içindeyiz. Hiç şüphesiz ekonomide atılan adımları ve elde edilen neticelerin, insanların günlük hayatına yansımalarını görmek biraz vakit alıyor. Ama milletimiz şundan emin olsun ki Türkiye ne büyümesinden taviz verir ne enflasyona teslim olur ne de dar gelirliler başta olmak üzere vatandaşlarının mağduriyetine göz yumar.
“ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNE VADETTİĞİMİZ İNTERNET SÖZÜMÜZÜ TUTTUK”
Allah’ın izniyle bunların hepsinin üstesinden gelecek, ülkemizi büyütürken milletimizin refahını da yükseltecek programa, birikime ve iradeye sahibiz. Yatırımcısından işçisine, esnafından çiftçisine, üreten her kardeşimizin meselesi bizim meselemizdir. Ömrü boyunca çalışıp çabaladıktan sonra hayatının son baharını huzurlu geçirmek isteyen her emeklimizin sıkıntısı bizim sıkıntımızdır. Çocuklarını yetiştirmekten mutfağını çekip çevirmeye kadar ailesinin tüm yükünü omuzlayan her ev hanımının derdi bizim derdimizdir. Gözümüzün nuru her evladımızın umutla baktığı geleceğine hazırlanan her gencimizin beklentisi bizim sorumluluğumuzdur. Nitekim seçim döneminde örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vadettiğimiz cep telefonu ve bilgisayar desteğiyle ücretsiz 10 GB’lik internet sözümüzü tuttuk.
“SURİYE TEZKERESİNE DESTEK VEREN TÜM SİYASİ PARTİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Terörle mücadele, bir diğer daimi gündemimiz ve önceliğimizdir. Hamdolsun kahraman ordumuz, sınırlarımızda ve ötesinde destan yazmayı sürdürüyor. Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinden ülkemize yönelik terör tehditlerini doğrudan kaynağında bertaraf etme esasına dayalı güvenlik konseptimizi sürekli geliştirerek uyguluyoruz. TSK’nın Irak ve Suriye’deki görev süresini 2 yıl süreyle uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresine destek veren tüm siyasi partilere ve milletvekillerine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Tezkerenin kabulü ve yürürlüğe girmesiyle Türkiye’nin terörle mücadelesi her galanda daha da güç kazanmıştır.
“TERÖRİSTLERİN BAŞINI EZECEĞİZ”
Elbette tarih, operasyonlarımız neticesinde inlerinden çıkamaz hale gelen teröristlere tezkereye hayır diyerek can suyu olanları da affetmeyecektir. Bu sadece parlamentoda değil, parlamento dışındaki kurumların içerisinde de bunlara destek verenleri affetmeyecektir. Ne içerideki bedhahların desteği ne de sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerin himayesi terör örgütünü yok olmaktan kurtaramayacaktır. Bir gece ansızın gelebiliriz diyerek ifade ettiğimiz operasyonlarla, terör örgütleri üzerinden kurulmak istenen projeleri çökertecek, teröristlerin başını ezeceğiz.
Sırf Türkiye’ye rahatsızlık verdiği, inancımıza husumet beslediği için kendi topraklarında faaliyet gösteren terör örgütü mensuplarını ve destekçilerini koruyup kollayanların bir gün hakikati göreceklerini umuyoruz. Korkarız ki koyunlarında besledikleri yılanın kendilerini soktuğu o gün geldiğinde her şey için çok geç olacak. Her ne kadar onlar devlet olmanın ve uluslararası hukukun şartların uymuyor olsalar da biz kendi vakarımızın gereğini yerine getirmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu yeni harekatlarla parçalamaya da ülkemize ve inancımıza karşı yürütülen kirli kampanyalara karşı tavır koymaya da devam edeceğiz. Unutmayın mazlumların ve mağdurların yanında sergilediğimiz tavrımızı bozmayacak, bu onurlu duruşu günübirlik çıkarla asla değişmeyeceğiz.
“FİLİSTİN MESELESİ BİZ HEP ‘ÖNCELİKLE İNSAN’ PENCERESİNDNE BAKTIK”
Filistin halkına karşı uygulanan zulme karşı en başından beri gösterdiğimiz ilkeli yaklaşım, bunun en somut örneğidir. Evet, Filistin meselesine biz hep öncelikle “insan penceresinden” baktık. Diğer bölgelerde olduğu gibi burada da insanı, insan hayatını ve insanı insan yapan kadim değerleri savunduk. 7 Ekim’den bu yana krizin daha fazla büyümemesi için elimizden gelen her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz.
“25 SAĞLIK PERSONELİMİZİ İLK ETAPTA MISIR’A SEVK ETTİK”
Gazze halkının ihtiyaçlarının bir nebze de olsa giderilmesi için, Mısır’daki El Ariş Havalimanına şimdiye kadar toplam 8 uçak dolusu tıbbi ve insani yardım malzemesi gönderdik. Yaralıların tedavisi için 25 sağlık personelimizi ilk etapta yine Mısır’a sevk ettik. Aynı şekilde, kim yaparsa yapsın, İsrailli siviller dâhil, sivilleri hedef alan eylemleri asla mazur görmediğimizi açıkça ifade ettik. Bu ilkeli duruşumuzu dün olduğu gibi bugün de sürdürüyoruz.
“İSRAİL, TARİHİN EN VAHŞİ SALDIRILARINDAN BİRİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR”
İsrail devletiyle bir sorunumuz yok ama İsrail’in uyguladığı vahşeti, devlet değil örgüt gibi hareket etme tarzını asla tasvip etmedik, etmeyeceğiz. İsrail, 7 Ekim’den beri Gazze’deki masum insanlara karşı, tarihin en kanlı, en iğrenç, en vahşi saldırılarından birini gerçekleştiriyor. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında ölenlerin neredeyse yarısı çocuklardan, kalan yarısı da onların anneleri ve aile büyüklerinden oluşuyor.
Tek başına bu tablo bile, amacın kendini savunma değil, taammüden insanlık suçu işlemeye yönelik bir vahşet olduğunu göstermeye yeterlidir. Dünyada, sadece çocukları öldürmek için savaş uçaklarıyla gece gündüz şehirleri bombalayan, hastaneleri, ibadethaneleri, okulları, pazar yerlerini, binaları, sokakları ateşe boğan; tanklarıyla, toplarıyla, silahlarıyla bu insanlık dışı eylemi sürdüren başka bir devlet ve ordu bulamazsınız.
“BATI’NIN SANA BORCU ÇOK AMA TÜRKİYE’NİN SANA BORCU YOK”
Şimdi buradan İsrail’e ve dünyaya sesleniyorum. Toplantılar yapıyorlar. Son yaptıkları toplantıda yine bir araya geldiler, tüm batı Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Şimdi buradan sesleniyorum. Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin. Bu Batı’nın sana borcu çok. Ama Türkiye’nin sana borcu yok. Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş, mücahitler grubudur.
“DAVOS’TA ‘SİZ ÖLDÜRMEYİ İYİ BİLİRSİNİZ’ DEMİŞTİM”
Biz bu çocukların öldürülmesine, bunların paramparça edilmesine asla müsaade edemeyiz, çünkü biz insanlıktan nasibimizi aldık. Ben bunu Davos’ta o zamanki başbakanlarına söylemiştim. Siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz demiştim. Zira babasının böğrüne sığınmış o çocuğu nasıl kurşunladıklarını biliyoruz. Ve o günden bu yana Davos’a bir daha gitmedim. O gün benimle beraber olan iki arkadaş, bir tanesi de bugün yine bir siyasi partinin başında, bir diğeri de bir diğer siyasi partinin başında onlar da arkamdan geliyorlar. Onların arkasında da yine bizim arkadaşlar. Ne diyorlar biliyor musun? İşte şimdi yandık… Ben öyle dedim ya, işte şimdi yanmışız. Yandık mı? Biz dimdik ayaktayız dimdik ayakta. Siz yandınız, siz hiçbir şeye yar olmadınız. Olmayacaksınız da… Yani CHP’nin koltuğuna sığınmak size hiçbir şey katmayacak. Biz ise bu yolda evvel Allah dimdik yürüyoruz.
Ben hayatımda bir kere bu Netenyahu denilen adamın eline sıktım. Nerede? Kendi evimizde, Türkevi’nde. İyi niyetimiz vardı ama iyi niyetimizi suiistimal etti. İsrail’e gitme projemiz vardı iptal, gitmeyeceğiz.
“KATLİAMA SIRTINI DÖNENLERİN DURUMUNU AÇIKÇA KONUŞMA VAKTİ GELDİ”
Çocukların anne-babalarının, anne-babaların çocuklarının naaşlarına sarıldığı bir dünyada, hiç kimse huzurla uyuyamaz; böyle bir dünyada hiç kimse kendi geleceğini güvende göremez.Bu İsrail için olduğu kadar, onun bu katliamlarına destek veren, cesaret veren, engel olmayarak teşvik eden her ülke, her toplum, her birey için de geçerlidir. Bizim de doğru bulmadığımız ama bu katliamlarla mukayese edilemeyecek eylemler üzerinden her gün alçakça öldürülen yüzlerce çocuk, kadın, masum gerçeğine sırtını dönenlerin durumunu açıkça konuşma vakti gelmiştir. Hakikate sırt dönmek veya parçalanan çocuk bedenleri karşısında gözünü kapatıp yaşanan insanlık dışı saldırılara bahane üretmek, Batının kendi kanlı tarihinden devraldığı bir mirastır.
Amerika kıtasından Afrika kıtasına, dünyanın önemli bir kısmının hafızasında, bu tavra dair pek çok kanlı iz, acı hatıra, telafisi mümkün olmayan kıyım vardır.
Ayrıntılar geliyor…